Bir ‘savaş silahı’ olarak ‘Rönesans’, 17. yüzyıl bilim adamları ve filozofları tarafından, Antiklere karşı -gerçek veya hayalî- emin bir mesafe koymak amacıyla ve modernlerin kendi katkılarını terfi ettirmeleri için kullanıldı: Kişinin Bacon, Descartes veya Galileo’yu düşünmesi kâfidir. Bir açıklama veya betimleme aracı olarak ise ‘Rönesans’ terimi –Husserl tarafından kusursuz bir şekilde net kılındığı gibi- alelâde bir dönemi açıklamıyor veya betimlemiyordu. O, sadece ve sadece, kendini bilgisizlik ve hurafelerden koparan Avrupa’nın ‘entelektüel özgürleşmesi’ndeki bir anı anlatıyordu.
Gerçekte, siyasal ve kültürel devirleri belirlemek için kullanılan geleneksel yöntemlerin (‘Rönesans’, ‘Reform’ ve ‘Bilimsel Devrim’ vb.) klasik modernitenin anlaşılması ve analiz edilmesi söz konusu olduğunda yetersiz oldukları ispatlanmıştır. Bu yüzden klasik moderniteyi anlamak isteyen kişilerin, tarihçilerin devir veya çağ görüşlerine itibar etmemeleri gerekli görünüyor. Çünkü bu devirler, politik, dinî ve edebî Rönesans tarihi ile bilimdeki olaylar arasında varlığı söz konusu olmayan nedensel bağlantılar üzerine kuruludur. Bunun yerine, kişi tarihsel gerçekleri aramaya koyulmalı ve Husserl gibi büyük kafaları yanlış yöne sevk eden mitleri ve efsaneleri bir kenara bırakmalıdır.
Bu kitap, Semerkant’tan Gırnata’ya kadar uzanan geniş coğrafyada çalışmalarını Arapça olarak yürütmüş Müslüman, Yahudi, Hıristiyan ve diğer dinlere mensup bilim adamlarının çalışmalarının, klasik bilimin daha iyi anlaşılmasında hem felsefî hem de tarihsel olarak nasıl katkı sağlayabileceğini incelemektir.
Temin Edebilirliği: Tükendi | Yayın Tarihi: 2005 | ISBN: 9759000067 | Baskı Sayısı: 2. Bask1 | Sayfa Sayısı: 360 | Cilt Tipi: Karton | Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı | Boyut: 13x21 cm | Kategori: Siyaset, Sosyoloji |